Daktilo
Daktilo, eski zamanlardan beri kullanılan bir alet.
Tuşlarına devlet dairelerinde çalışanların ve nice meslek mensuplarının
parmakları değmiştir. Kimi zaman dilekçe kimi zaman başka bir resmi yazı kimi zaman haber kimi zaman hikaye kimi zaman
roman kimi zaman eleştiri kimi zaman da
bir köşe yazısı.
Neden daktilo dediğimde; bir tarih bir anı kokuyor
derim. Her tuşa vuruşta başka bir tarih başka bir anı. Rahmetli babamın Tarım
Kredi Kooperatifinde daktilo ile yazı yazdığı gözümün önünde, ne güzel yazardı.
Daktilo, yazar kitap okur diyorum çünkü yazdığını
kitaplaştırır, kitaplaştırdığını okur; okur. Yine neden dediğimde yazmak okumak
diyorum bu apayrı bir duygu. O harfleri yazmak kadar söz öbeklerini okumak ayrı
bir zevk ayrı bir tat veriyor insana.
Bu yazılar, sahneye gerçek sahneye çıkacak şekilde
daktilo da okur önüne çıkacak şekilde hazırlanıyor. Neyi anlatır nasıl anlatır
diye sorarsın bazen işte tam o anda daktilo girer devreye. Soracağını ona
sorarsın alacağını ondan alırsın. Daktilonun sesi, seni kaybolan gerçekler
diyarına götürür ve orada gerçekleri görür yaşarsın.
Daktilo diline baktığımızda; Her satırında her
vuruşunda , noktasından virgülüne kadar konuştuğunu görürüz sonsuz bir konuşmadır bu. Harfler, cümleler
daktilo tuşlarının sesi ile harmoni oluşturur dans eder.
Daktilo dediğimiz zaman, aklıma birçok gazeteci ve
yazar gelmekte. Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Necip
Hablemitoğlu ve daha fazlası. Cumhuriyet savunucuları gerçekleri
haykırmışlardı, evet güneş balçıkla sıvanmaz demişlerdi. Ansızın acımasızca yok
edildiler. Yazılarını daima okudum, okuyacağım.
Daktilo aynadakileri yansıtır. Kimi zaman sesli kimi
zaman sessizdir .Bir tercüman, parlayan ama sürekli hareket halinde harfler
sözcükler dizinden oluşan bir ışıktır. İnsan daktilo yazarken yorulmak nedir
bilmez her satır her harf her kağıt yazılana göre yeni bir maceradır.
Erdem Balcı
Yorumlar
Yorum Gönder