Kayıtlar

Tahliye

Resim
  Herkes kaçıyordu, ortama korku ve endişe hakimdi. Kimse tahliyenin bu denli büyük olacağını tahmin edemiyordu. Çığlık üstüne çığlık. Herkes üst üste mahşer yeri gibi. Sesler, alevler, sular her yanı sarmıştı. Kimse yok mu…?Kimse yok mu…? Sesleri her tarafı inletiyordu ve sonradan bu sesler ağlama seslerine karıştı. Ortalık ana baba günüydü. Herkes neden kaçıyor? Deprem mi? Yangın mı? Sel mi? Yoksa başka bir şey mi? Herkes kaçıyordu yaşlı genç çoluk çocuk. Ya eşyalar ya hayvanlar…? Eşyalar o anın izlerini taşıyordu. Hayvanlar desen kimisi telef olmuş kimisi kaçım kaçım. Bu insanlar nereye kaçıyor bu kalabalık nereye? Geçmişte birsürü acı tatlı anı yaşanmışlık bırakarak. Korku panikle nedeni ve sonucu belli olmayan bir yola gidiyorlardı. İnsanların yüzlerinde acı olayın yaşanmış izleri bir portre halindeydi, çaresizlik hakimdi. Deprem, yangın, sel acısı çok kötü çok. Kötü olduğu kadar da çok acı. Yitip giden canlar, yanan ormanlar eldeki birikimler, sönen hayatlar. Bir varmış bir

Aklımdaki Pazarlık

Resim
  Alırken başlar felsefe pazarlığa. Kodlanmış sözcükler girer devreye, yaşanmış olgular çıkar ortaya. Sistemsel senaryolar,   gerçekleşmiş beklentileri söyler. İşe girerken niyet edilir uzun boylu. Farkındalık yaratır sır sözcükler aklımda bir bilsem ne demek istediklerini. Neden aklımdaki pazarlık bunu da bilmiyorum ama yazıyorum. Senet gibi cümleler imza gibi başlık. Bir zincirin halkası bende başka birinin sesinin yankısı sende. Pazarcının motifi pazarlamanın yeni aklımdaki   pazarlığın ötesi. Bu hali konuşan bilir, yazan bilir. Arının peteğe bal yaptığı gibi aklımdaki pazarlık her yerde ve her zaman. Bu, yenilikçi gelenekçi bir ekol, yorumlaması ve eleştirmesi de özel. Her seferinde bir yandan nefes aldırır diğer yandan nefes verdirir. Galiba sebebi de sonucu da çelişkili. Aklımdaki   pazarlık, belki bir samimiyet ifadesi belki de zihnimdeki sözcüklerin kelimelerle neticesinde ortaya çıkan bir yazı, farkındalık psikolojisi. Nedene bilir ki Marka olmuş cümleler, kağıda dökülür

Dipsiz Kuyu

Resim
Karanlık bastıran sinsi sessizce simsiyah bir boşluk. Aşağısı yukarısı boşluk. Nedensiz duygular içinde ileri geri hareket etsen de bir çaresi yok. Bağırsam sesimi bir ben duyarım taş duyar belki derim ama nafile. Zifiri karanlıkta ilerlemek mümkün değil. Korkular sahnede, çığlıklar kulaklarda dipsiz kuyu inim inim inliyor. Bir bilinmezlik bir görünmezlik var bu kuyuda . Sebep sonuç, mantık yok, hareket kısıtlı. Kurtulmak imkansız gibi dipsiz kuyudan. Bir panik havası var, kendimle çelişiyorum nefes almakta zorlanıyorum. Elimi tutacak, sesimi duyacak biri var mı diye haykırıyorum, bekliyorum ama nafile. Ellerimle duvarları yokluyorum yuvarlak bir huni biçiminde duvar, karanlıkta gittikçe gidiyor. Bu dipsiz kuyu. Bağırmak, dokunmak işe yaramaz. Korku, panik var burada. Yalnızlık ve boş duvarlar arkadaşım bir şey söylemiyorlar. Sen konuşturacaksın bunları sen anlatacaksın. Konuşacaksın, konuşacaksın ki  dipsiz kuyu seni anlayacak. Sebepsiz orda değilsin belki de. Korkuların, sessizlik ve

Daktilo

Resim
Daktilo, eski zamanlardan beri kullanılan bir alet. Tuşlarına devlet dairelerinde çalışanların ve nice meslek mensuplarının parmakları değmiştir. Kimi zaman dilekçe kimi zaman başka bir resmi yazı   kimi zaman haber kimi zaman hikaye kimi zaman roman   kimi zaman eleştiri kimi zaman da bir köşe yazısı. Neden daktilo dediğimde; bir tarih bir anı kokuyor derim. Her tuşa vuruşta başka bir tarih başka bir anı. Rahmetli babamın Tarım Kredi Kooperatifinde daktilo ile yazı yazdığı gözümün önünde, ne güzel yazardı. Daktilo, yazar kitap okur diyorum çünkü yazdığını kitaplaştırır, kitaplaştırdığını okur; okur. Yine neden dediğimde yazmak okumak diyorum bu apayrı bir duygu. O harfleri yazmak kadar söz öbeklerini okumak ayrı bir zevk ayrı bir tat veriyor insana. Bu yazılar, sahneye gerçek sahneye çıkacak şekilde daktilo da okur önüne çıkacak şekilde hazırlanıyor. Neyi anlatır nasıl anlatır diye sorarsın bazen işte tam o anda daktilo girer devreye. Soracağını ona sorarsın alacağını ondan alır

Kimlik Ofis

Resim
  Birini ararken diğerini aramaya çalışmak işte herşey burada başlar. Satırlar satırları cümleler cümleleri kovalar. Ne istediğini bilmek nasıl istediğini bilmek kadar önemlidir. O aranılan şey ya da nesne nicelik nitelik bakımından öngörüsü var mı bilinmez ama mutlaka bir ipucu barındırır kendinde. Aslında herşey, bir kağıt parçasında yazılıdır ağır adımlarla bulursun izi. Bilgi, yüksek katlı bir binada oval ofistedir. Biri lüks katlı binanın katlarının birine odaya ofise sessizce girip bilgiyi bir kağıt parçasına yazıp koymuştu masanın üstündeki sümenin üstüne. Amaç onu gerçekten almak mıydı? Gerçekten ama gerçekten o kağıtta yazılan bilgiyi paylaşıp dağıtmak mıydı ? O kağıt parçasına yazılanlar Kimlik Ofisti! Kimlik Ofis, arayan ve bulmak isteyen için bir hikaye bir roman bir makale bir gerçekti. Belki de Kriminal bir iz’di. Noktasına virgülüne kadar tasvir edilmişti. Orada gizli bilgiler mevcuttu ne James Bond çantaya sığardı ne de gizemli raflara. Gerçek unutulur muydu kimli

Nefes

Resim
  Soğuk bir kış mevsiminde geceleyin sessizce lapa lapa yağan kar, evleri caddeleri gecenin karanlığında bembeyaz aydınlatmıştı. Bu kış gününde yağan karla birlikte uyuyan düşünceler harekete geçmişti. Düşünen adam satırlara tercüman olmuştu kelime kelime. Sanki binalarda yanan ışıklar gecenin bir düşüncesiydi. Yaşamak için bir ses bir nefes yeterdi. Televizyonda çalan müzik, karşımda bir daktilo ve sayfa. Sessizliğin uğultusu kaplar her yeri nedendir diyebildiğim cevabı belli olmayan sorular var zihnimde. Gözlerim kapalı uyumaya çalışıyorum, vücudum yarını okuyor bedenim gelecekte geziyor. Rüya ile gerçek birleşimi yeni nesil robot gibi bir oluşum çıkıyor ortaya. Bir kıvılcım yetiyor sokaklara, her yerde fikir meşaleleri. Tutuşturuyor zihinleri, eline kalem alan fikir talaşı sürüyor. Oku ve paylaş gelecek dizaynı için. Zaman ilerliyor, zaman yönetimi insanı sorguluyor; insan zamanı sorgulayamıyor, zaman insanı esir alıyor. Her şey değişiyor zaman, karşı konulması bir güç haline ge

İki Sayfa, Pazarlama Satış

Resim
  Pazarlama satış tanımı, farklı olmasına rağmen ikisi de müşteri, ürün odaklıdır; müşteri, hizmet ve para merkezlidir. Bu zincirleme bir tepkimedir. Pazarlama, Satış bir sitem halinde takım çalışması yaparak gelişir. Bu takım çalışmasının bileşenleri vardır. Bunlar. İnsan, reklam, para, müşteri, hizmettir. Kaliteli ürün pazarlamak, satmak hatta hizmet sunmak, müşteri kazanmanın en önemli yoludur. Trendler eğilimler de önemli bir konu. Piyasada ne? nasıl? Ne şekilde gitmekte; pazarlanmakta ve satılmakta? Bu trendler neler? Mesela moda sektörü. Geçen senenin moda trendi ile bu senenin moda trendi arasında farklar var; ilkbahar yaz, sonbahar kış trendleri. Her ürünün farklı farklı trendleri mevcut. Kalite kontrol, kalitenin pazarlanması satışı bir anlamda markalaşmaya giden yoldur. Burada farklılaştırılmış kalite pazarlaması, farklılaştırılmış satış ortaya çıkar bunun sonucu da kar ve müşteri memnuniyeti demektir. Pazarlama ve satışta, bilginin rolü. Bu noktada bilgi sistem mekan