Analiz Değerlendirme/ Beyin Fırtınası/Mizah/Hayatın İçinden

 İnsanoğlu, zamanın tanığı ve saat sanığıdır. Yaşadığımız her an, zamanın geçişini hisseder ve ona göre hareket ederiz. Saatler, zaman algımızı şekillendiren en önemli araçlardır. Günlük rutinlerimizde, iş ve özel hayatımızda saatler hayati rol oynar. Randevulara zamanında yetişmek, toplantılara vaktinde katılmak, uçak veya tren seferlerini kaçırmamak için saatleri takip etmek zorundayız. Zamanın kıymetini bilen ve ona göre hareket eden bireyler, başarılı olma yolunda önemli bir adım atmış olurlar. Günümüzde zaman, hayatımızın her alanında önemli bir rol oynamaktadır. Saat, bu zaman kavramının en somut göstergesi haline gelmiştir. İnsanoğlu, saat aracılığıyla zamanı kontrol etme, düzenleme ve yönetme ihtiyacı duymaktadır. Peki, bu saat bağımlılığı ne anlama gelmektedir? Saat, yaşamımızın merkezinde yer almaktadır. Uyanma saatimizden, iş saatlerimize, randevularımıza ve hatta sosyal aktivitelerimize kadar her şey saate bağlıdır. Bu durum, insanı saat sanığı haline getirmektedir. Sürekli

 Evet o yıllar çok güzel dolu dolu yıllardı.Çocukluğumuzun geçtiği yıllar, her birimiz için özel anılarla dolu. 1980–1990 arasında çocuk olmak, günümüzden oldukça farklıydı. İşte o yıllara dair bazı hatıralar:  Oyunlar ve Sokaklar: Teknoloji henüz hayatımızın merkezinde değildi. Biz, sokaklarda oynardık. Topaç, ip atlama, sek sek, saklambaç, istop,met gibi oyunlarla günlerimizi geçirirdik. Akşamüstleri mahalle arkadaşlarımızla toplanır, sokak aralarında futbol maçları yapardık. Arabaların geçişine aldırış etmeden, çocukça coşkuyla koşardık. Televizyonun Büyülü Dünyası: Televizyon, o yıllarda büyük bir lüks ve eğlence kaynağıydı. TRT ekranında yayınlanan çizgi filmler, herkesin favorisiydi. “Sevimli Dostlar,” “Ayı Yogi,” “Tom ve Jerry” gibi karakterlerle büyüdük. Cumartesi sabahları “Çocuk Saati” programıyla uyanır, heyecanla ekran başına geçerdik. O zamanlar, kanal değiştirmek için uzaktan kumanda yoktu. El ile kanalı çevirirdik.Haftaiçi ‘’Susam Sokağı’’ vardı okuldan gelince hemen onu

  Herşey bir anda düşüncede başlıyor ve bu düşünce aynı şiir, roman yazmak gibi kağıda eskiz olarak geçiyor daha sonra yapılmak istenen ne ise eskizde aşama aşama defalarca farklı farklı çiziliyor.En son çizilen çalışma bilgisayarda tasarım programlarında profesyenel tasarımcılar tarafından tasarım felsefesi ve disiplini içinde oluşturulup hazır tasarım haline getirilip müşteriye teslim ediliyor. Tasarım felsefesi düşüncede başladığı eskize döküldüğü kadar bilgisayarda tasarım programlarında profesyonel tasarımcılar tarafından  tasarım sürecinde ; Problemin tanımlanması, bilgi toplama, yaratıcılık ve buluş, çözüm bulma, uygulama  sürecidi kilidi açan bir altın anahtardır.Bu altın anahtarı kullanmak farklı olmayı, özgün olmayı yani benzersiz tek ve farklı kusursuz tasarım yapmayı bize kilidi açmayı sağlar. Bir tasarımcı;tasarımda felsefeyi nasıl oluşturur ve işler? Burada tasarım süreci,  tasarımın hammaddeleri ; Çizgi, Ton, Renk, Doku, Biçim, Ölçü, Yön ayrıca tasarımın 5 temel ilkesi;